Ekonomi

Uraloğlu’ndan Kalkınma Yolu ve Orta Koridor açıklamaları

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 27-29 Haziran tarihlerinde İstanbul’da düzenlenecek Küresel Ulaştırma Koridorları Forumu öncesinde düzenlenen toplantıda basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Özellikle Kalkınma Yolu Projesi’nin finansmanı, yap-işlet-devret modeli ve Orta Koridor’un Türkiye ekonomisine etkileri konularında dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

Kalkınma Yolu’nun somut hale gelmesi için gerekli mutabakat ve finansman modeliyle ilgili soruları yanıtlayan Bakan Uraloğlu, projenin yüzde 95 seviyesinde tamamlandığını ve yapımına başlama imkanını yakaladıklarını belirtti. Projenin sadece sınıra yakın bölgelerde detay çalışmalarının sürdüğünü ifade etti.

Finansman konusunda birçok alternatifin konuşulduğunu aktaran Uraloğlu, Irak’ın projeyi ham petrol karşılığı yaptırmak yerine uluslararası finansmanla gerçekleştirmeyi önceliklendirdiğini vurguladı. Bu tercihin ardında, finanse eden ülkelerin koridoru canlandırmaya katkı sağlayabileceği beklentisi olduğunu söyledi.

Bakan Uraloğlu, finansman modelinde Türkiye ve Irak olarak ortak bir şirket kurulmasından söz etti. Ayrıca, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar’ın da dahil olduğu dörtlü bir mutabakatın bulunduğunu ve dört ülkenin girişimiyle bir fon aracılığıyla veya fon kurulmasıyla projenin finansmanının sağlanabileceğini dile getirdi. Bakan, projenin önümüzdeki sene yapımına başlayabileceklerini düşündüğünü ifade etti.

Ulaştırma Koridorları Forumu’ndaki beklentiye ilişkin ise, “Dörtlü bakanlar zirvesi de düşündük. Ancak malum şu savaştan dolayı birazcık orada belki istediğimiz bakan katılımlarında birazcık problem olabilir. Burada süreci elbette forumun önemli bir parçası olacak ama böyle spesifik olarak bir sadece foruma yönelik bir gelişme çok da olacağını düşünmüyorum” dedi.

Yap-işlet-devlet modeli ve kamu özel işbirliği projeleri

Yap-işlet-devret (YİD) modeliyle yapılan otoyolların sözleşme süreleri bittiğinde ne olacağına dair sorusuna Bakan Uraloğlu, detaylı bir yanıt verdi. Bakan, İstanbul-İzmir Otoyolu’nun 2035’te, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve devamındaki otoyolun 2028’de, Kuzey Marmara Otoyolu’nun tamamının 2029 ve 2030’da, Menemen-Aliağa-Çandarlı Otoyolu’nun 2030’da, Ankara-Niğde Otoyolu’nun 2035’te ve Çanakkale Köprüsü ile otoyollarının 2034’te bakımları yapılmış bir halde kamuya teslim alınacağını açıkladı.

Bakan Uraloğlu, bu otoyolların teslim alındığında yeniden işletme ihalesine çıkılabileceğini veya Karayolları Genel Müdürlüğü’nün kendisinin işletebileceğini belirtti. Uraloğlu, “Muhtemelen orada makul ücretler noktasında, yani ciddi indirimlerle beraber bugün o geçişleri sağlıyoruz. Makul ücretler noktasında muhtemelen ya Karayolları Genel Müdürlüğümüz kendisi işletir ya da bir işletme modeliyle onu ihale eder.” dedi.

Bakanlık olarak irili ufaklı 70 civarında YİD projesi hayata geçirdiklerini söyleyen Uraloğlu, “Yaklaşık 51 milyar dolarlık yatırım yapmışız kamu özel işbirliğiyle. 51 milyar dolarlık o günkü şartlarda. Bugün yapmış olsak, maliyet 83 milyar dolar olurdu. Karlı mıyız, değil miyiz? Elbette tartışalım” dedi. Çanakkale Köprüsü ve 101 kilometrelik bağlantı yolunun yapım bedelinin finansman hariç 2 milyar 534 milyon euro olduğunu, bugünkü maliyetinin ise 4 milyar euronun üzerinde olacağını örnek vererek, yapılan bu yatırımların zamanında yapılmasının karlılık açısından önemli olduğunu ifade etti.

Orta Koridor’un tersine göç üzerindeki etkisi

Trakya bölgesindeki yol düzenlemeleri ve Orta Koridor’un tersine göç üzerindeki etkisiyle ilgili sorusuna Bakan Uraloğlu, Trakya bölgesinde Kınalı-Malkara arasında eksik kalan otoyola başlandığını ve transit trafiğin oraya alınacağını söyledi.

Orta Koridor’un şehirlerden geçmesi ve tersine göç beklentisi hakkında ise, “İstanbul’un imkanlarını Anadolu’ya, doğru nasıl eriştiririz? Ulaştırma Bakanlığı olarak bu konuda gerçekten çok ciddi işler yaptık. Eğer yapmamış olsaydık bugün İstanbul’un nüfusu daha da fazla olur daha da yaşanılmaz durumda olurdu” dedi. Lojistik merkezlerin ve üretim merkezlerinin kurulmasıyla batıya doğru olan göçün duracağını, tersine bir planlamaları olmamakla birlikte böyle bir beklentilerinin olduğunu ve gelecekte bunu planlamanın da doğru olacağını düşündüğünü ifade etti.

Orta Koridor’un Çin ürünlerini Avrupa’ya daha hızlı ve ucuza ulaştırarak Türkiye ihracatı açısından bir risk oluşturup oluşturmayacağı sorusunu yanıtlayan Bakan Uraloğlu, şu anki doğu-batı aksındaki yüklerin yüzde 90-95’inin deniz yoluyla taşındığını, demiryolu ve karayoluyla taşınan yükün yüzde 10’un altında olduğunu belirtti. Kuzey Koridor’dan geçen yükün dahi yüzde 5 seviyesinde olduğunu, Orta Koridor’un ise henüz yüzde birkaç mertebesinde olduğunu ifade etti.

Bakan, “Büyüklüklere baktığınız zaman bizim beklediğimiz rakamlara gelmiş olsa bile zaten alternatifi var, zamana ihtiyacı olan ya da tahammülü olan bir yük deniz yoluyla gidiyor zaten. Biraz daha uzun sürede gidiyor. Dolayısıyla hani böyle bir endişenin ben doğru olduğunu düşünmüyorum soru doğru olmakla beraber” dedi.

İstanbul-İzmir Otoyolu örneğini veren Bakan, bu güzergahın yapılmasının ardından 12 organize sanayi bölgesinin güzergaha yakın yerlerde kurulduğunu hatırlattı. Uraloğlu, “Dolayısıyla Türkiye sadece bir geçiş koridoru olmayacak, sadece bir navlun ücretleriyle yetinmeyecek, lojistik ve üretim anlamında da ciddi avantajlar sağlayacaktır” diyerek soruya ilişkin cevabını tamamladı.

Denizcilik yatırımları zayıf kalmıyor

2002’den bu yana yapılan 293,5 milyar dolarlık yatırım içinde denizciliğin 4 milyar dolarla zayıf kalıp kalmadığı ve Kanal İstanbul projesinin son durumuyla ilgili sorusuna Bakan Uraloğlu yanıt verdi.

Bakan, denizcilik noktasında Türkiye üzerinden olan yük hareketini yönetebilecek kadar kapasite olduğunu ve yeni tesisler yaptıklarını belirtti. Filyos Limanı’nın ticari kullanıma açıldığını, Rize-İyidere’de büyük bir lojistik merkez hayata geçirildiğini, Akdeniz’de Mersin ve Adana’da iki yeni liman planlandığını söyledi. Çandarlı Limanı’nın da ihtiyaç durumunda hizmete sunulabilecek ciddi bir kapasiteye sahip olduğunu belirterek, denizcilikte bir darboğaz beklentilerinin olmadığını ifade etti.

Toplantıda Uraloğlu’na Rusya-Ukrayna savaşından dolayı kuzey koridorda oluşan güvensizlik ortamının olası bir barışla birlikte Orta Koridor’u daha az önemli hale getirip getirmeyeceği soruldu. Orta Koridor’un alternatiflerinin olması gerektiğini ve Zengezur Koridoru’nun da önemli bir alternatif oluşturacağını ekleyen bakan, kuzey koridorun kapasitesinin halihazırda dolmuş durumda olduğunu, günde 60 tren geçtiğini ve yılda 20 bin trene ulaştığını ifade etti.

Yeni ve büyük yatırımlar yapılmadığı sürece kapasite artışının zor olduğunu vurgulayan Uraloğlu, bu nedenle kısa, orta ve uzun vadede Orta Koridor’u zayıflatacak bir duruma gelinmeyeceğini çünkü zaten kuzey koridorun şu anda gerçekten güçlü olduğunu söyledi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu